Ukrayna

‘Azgın Batı, Gürcistan’ın kurşun asker olmasını istiyor’

ABD ve Avrupa yayılmacı politikalarını Kafkasya’ya uzatırken, zaten AB’ye üyelik statüsü verilmiş Gürcistan’ın sosyal demokrat iktidarının başı, Batı ideolojisinin doktrinasyonu misyonu üstlenmiş Sivil Toplum Kuruluşları sektörüyle dertte. Tiflis yönetimi 2000’lerden itibaren Batı’da pek moda olan ‘demokratik ve şeffaflık’ vurgulu Avrupa’ standartları uyarınca ‘yabancı nüfuzunun şeffaflığı yasası’ çıkarınca ipler gerildi.

Gürcistan’ın Fransa doğumlu ve Tiflis’de Fransız büyükelçiliği yapmış, 51 yaşından sonradan vatandaş olmuş kadın Cumhurbaşkanı Zurabişvili, temsili demokrasinin asli organı parlamentonun çıkardığı yasayı veto etti. Vetosu parlamento uyarınca aşılınca da muhalefete bir tüzük etrafında örgütlenip alenen hükümeti devirme çağrısı yaptı.

Gürcüler AB’nin kendisi için uygun gördüğü şeffaflığa kendilerini neden değer bulmadığını merak ediyor. Başbakan İrakli Kobahidze, AB’nin üst düzey bir yetkilisinin kendisine Slovakya’da suikast girişimine uğrayan Başbakan Robert Fico’yu örnek göstererek alenen yaptığı tehdidi bile ifşa etti.

Gürcistan’da sayıları 25 binden fazla diye ifade edilen STK’lar sosyal demokrat iktidarı gelirlerinin kaynağını sormaya kalkarak ‘kendilerini rencide ettiğini’ öne sürüyor. Yabanı Nüfuzunun Şeffaflığı yasasını ‘Rus yasası’ olarak anıyor. Ne ki, İktidarın yasası ABD’deki yabancı ajan yasasının neredeyse aynısı. Biden yönetimi yasa yüzünden Gürcü yetkililere yaptırım sopasını sallıyor.

Batı ideolojisinin Gürcistan’daki tezahürlerini Prof. Hasan Ünal ile konuştuk.

‘Mevcut Gürcü hükümeti, Rusya yanlısı bile değil’

Prof. Hasan Ünal’a göre, Gürcistan’da sivil toplum kuruluşları üzerinden tam bir saçmalık sahneleniyor. Ülkede neredeyse ‘metrekare başına bir STK düştüğünü’ belirten Ünal, iktidarın amacının şeffaflığını sağlamak olduğunu belirtti. Benzer yasaların Batı’da olduğunu anımsatan Ünal, iddia edildiği gibi Başbakan Kobahidze’nin ‘Rus yanlısı’ da olmadığını belirtti:

“Tam bir saçmalıkla karşı karşıyayız. Kendilerinde de olan ve eminim ki ciddi bir şekilde denetlenen alanda Gürcistan bir yasa çıkartıyor. Gürcistan’da herhalde metrekare başına bir tane sivil toplum kuruluşu düşüyor. Zannedersem tamamına yakını ABD’den ve AB’den fon alıyor. Bunlar ikide bir toplanıp hükümetleri değiştiriyor. Bir anda ‘Demokrasi, özgürlük, Avrupa yolumuz tıkanamaz’ tarzı gerekçelerle, bir hükümetin karşısına dikilebiliyorlar. Buradan itibaren konunun başka şekilde ele alınması gerekiyor. Peki hükümetin karşısına niye dikiliyorlar?

Önce şunu soralım: Bu yasaya, ABD ve AB ülkelerinin niye itirazı olur? Gürcistan diyor ki, bu sivil toplum kuruluşları aldıkları fonları kayda geçirsin, şeffaf olsun, kimlerden fon aldıkları görülsün. Bunun benzeri yasası Rusya’da da varmış, bu yüzden ‘Putin yasasını Gürcistan’a getiremezsiniz’ diye sokağa çıkıyorlar. ABD’de de var bu yasa, AB ülkelerinde de var. Meselenin bir tarafı bu: çifte standart. Tabii biz bu Batı dünyasının her alandaki çifte standartlarına alıştık. Burada bir orijinallik yok.”

‘Adamlar özetle şunu diyor: Gürcistan, Rusya’ya karşı yeni bir cephe olmamalı, olamaz ‘

Ünal’a göre STK’lar üzerinden kurulan komplo, Tiflis’i hedef almanın arkasında Kafkasya’dan Rusya’ya yeni cephe açma arzusu yatıyor. Prof. Ünal, Gürcistan yönetiminin de ‘Rusya yanlılığından’ değil ‘ikinci bir Ukrayna olmamak için’ Batı’dan gelen baskılara direndiğini vurguladı:

“İşin arka planını ise Gürcistan Başbakanı açıklıyor: Bunlar, yıllardır Gürcistan’ı, Rusya’ya karşı ikinci bir cephe açılacak ülke olarak görüyorlar. Buna izin vermeyeceğini söylüyor. Gürcistan hükümeti, Rusya aşığı bir hükümet değil. 2008’den itibaren, yani Rusya’nın 5-6 günlük askeri operasyonundan bu yana Gürcistan genelinde, bir Rusya karşıtlığı veya temkinli olma tavrı var. Hatta hatırlayalım: 2. Karabağ Savaşı’ndan sonra Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6’lı işbirliği platformu açıklaması yaptı. Onun yürümesi pek mümkün görünmeyen ayaklarından birisi olarak akla ilk Gürcistan gelmişti. Gürcistan’daki hiçbir iktidarın, Rusya ile işbirliği platformuna resmen evet diyemeyeceği yorumları yapılmıştı.

Yani mevcut Gürcü hükümeti, Rus yanlısı, Putin müttefiki vs. değil. Adamlar özetle şunu diyor: Gürcistan, Rusya’ya karşı yeni bir cephe olmamalı, olamaz. Böyle bir şey yapılırsa bu iş korkunç olur. Gürcistan diye bir şey kalmaz. Gürcü Başbakan, ‘Ukrayna’yı görüyoruz’ diyor.

‘Batı açısından Ukrayna cephesi neredeyse tamamen çökmüş durumda’

Prof. Ünal, ABD’li neocon’ların Ukrayna’da yenilgiye uğramalarına rağmen inat ettiklerini belirtirken, ‘Rusya Avrupa’yı işgal edecekmiş’ paranoyası estirilmesine dikkat çekti:

“Ukrayna cephesi, Batı açısından neredeyse tamamen çökmüş durumda. Fakat bunu kabul etmek istemiyorlar. Bunu kabul edip Ukrayna’yı müzakere masasına oturtmayı, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü federal yapıda sağlamayı vs. görüşmüyorlar. Savaşın kaybedilmemesinde inat ediyorlar. Peki ne var? Havada uçuşan bir sürü fikir var. Bunlardan birisi, Avrupa halklarını Rusya’ya karşı kışkırtmak. Eğer bu Putin’in zaferi olarak tescillenirse, Rusya Baltıklar’dan başlayarak hemen tüm Avrupa’yı işgale başlayacak diyorlar. Ama kimse şu soruyu kendisine sormuyor: Mesela Türkiye, yüzölçümü olarak Avrupa’nın en büyük topraklarına sahip devletlerden birisi. Bizden daha büyük toprağa sahip bir Avrupa devleti yok. Rusya ise Türkiye’nin 20 katı. Ama nüfusu 140 milyon civarında. Türkiye’nin iki katı değil. Rusya, toprak fethederek ne elde edecek? Ne yapabilir? Bunu sormuyorlar.”

‘Azgın Batı, Gürcistan’ın kurşun asker olmasını istiyor’

Ünal, öte yandan Batı’nın asıl niyetinin Soroscu örgütlenme üzerinden Gürcistan’dan ikinci bir Ukrayna yaratmak olduğunu vurguladı. Ünal’a göre bu sivil toplum kuruluşlarına mensup kişiler, adeta özel eğitim almışçasına bir çağrı üzerine toplanıyor, organize şekilde başkentlerde seçilmiş hükümetleri devirme maksadıyla protestolar düzenliyor:

“NATO’nun genişletilmesi, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana giriştikleri savaşlara bakarsak, Batı dünyasının normalde kimsenin yüzüne bakacak halinin olmaması lazım. Ama çok arsızlar. Şöyle bir varsayımla hareket ediyorlar: Bunlar yalan söyleyebilir, ikiyüzlülük ve kötülük yapabilir zira bunlara yakışıyor. Herkes de alkış tutmalı. Dolayısıyla ortada Rus yanlısı olmayan bir Gürcü hükümeti var. ‘Bizi, Rusya’ya karşı ikinci cephe açmaya zorlamayın. Bunu yapamayız. Yaparsak, Gürcistan devleti ortadan kalkar’ diyorlar. Gürcistan zaten 1990’lardan beri iç savaşlarla mahvolmuş bir devlet. Abhazya, Osetya öyle… Siz Gürcistan’ı savaşa sokarsanız, Abhazya’nın, Osetya’nın ve diğer bölgelerin ne olacağının garantisini verebilir misiniz? Gürcistan çok küçük bir devlet. Başbakanları, zorlamalarını istemiyor. Azgın Batı ise ısrarla ‘Bana kurşun asker lazım. Rusya’ya dikil dediğimde dikilecek. Öl dediğimde ölecek’ diyor. Böyle bir şey yok. ‘Bunu yapmazsanız, Batı istikametiniz sona erer diyorlar. Avrupa’ya veda edersiniz’ diyorlar.

Gürcistan’da hükümetin ciddi kamuoyu desteği var. AB üyeliği ve NATO üyeliği bu anlama geliyorsa eğer vazgeçeceklerini söylüyor. Fakat ABD orada da bırakmıyor. O ‘sivil toplum kuruluşu’ denen kuruluşlar, biliyorsunuz Soros örgütlenmesi diye biliriz; hemen otobüslere doluşuyorlar. Sanki eğitim almış gibiler. Başkentlere doluşup gösterilerle hükümetleri deviriyorlar. Burada da aynısını denediler ve başarısız oldular. Zaten Ukrayna’da da 2014-2015’teki turuncu devrim krizi böyle gelmedi mi? Meydan olaylarında, yüksek oy oranıyla seçilmiş Yanukoviç hükümetini devirdiler. Dolayısıyla Gürcistan buna itiraz ediyor. Şeffaflık istiyorlar. Bu STK’lar nereden, ne kadar para alıyorlar? Bunun kayda geçirilmesini istiyorlar. STK’lar da buna itiraz ediyor. Şimdi Gürcistan’a yaptırımlara başlayacaklar. Akıl almaz bir durum. Gürcistan’da aşırı sağ bir parti olsa, herhalde en aşırı Rus karşıtı parti o olur. Aşırı sağ demeleri zaten mümkün değil. Gürcistan’daki partilerin aşağı yukarı hepsinde Rusya karşıtlığı var. Putin karşıtlığı zaten var.”

‘STK’lar artık endüstri düzeyine geldiler, bunlar balistik füzeden tesirli’

Batı’nın STK’lar aracılığıyla bilhassa eski Sovyetler Birliği coğrafyasını hedef alıp darbeleri kışkırttığını anımsatan Prof. Ünal, artık bu yapıların endüstri düzeyine ulaştığını vurguladı. Ünay ‘bu endüstrinin’ örneğin ulusal çıkarları büyük zarar gören Almanya için sorabilecek hiçbir sorusunun ise bulunmadığını dile getirdi:

“STK’lar ve bunların fonlanması meselesine gelirsek, bu apayrı bir endüstri. Sektörün çok ötesinde. Avrasya coğrafyasında, özellikle eski SSCB dünyasında, Orta Asya’da bunlar her şeyi yapmaya çalışıyor. Zaman zaman etnik, mezhepsel, dini, radikal kışkırtmaların arkasında, sağında solunda yanında hep bunlar var. Çünkü Batı dünyasının Soğuk Savaş’tan sonra politika olarak ‘demokratikleşme’ diye ortaya koyduğu şey, tümüyle bunlara dayanıyor. Bunlar, balistik füzeden daha tesirli. Bunları örgütlüyorsunuz. Bir anda ülkenin her yerinden toplanıyorlar. Geliyorlar. Seyyar tuvaletler, çadırlar vs. başkente kuruyorlar. Hükümeti devirinceye kadar oradan gitmiyorlar. Bu esnada da Batı’dan ciddi bir medya kampanası oluyor. ‘Bu insanlar aslında bıkmış durumda. Avrupa ile bütünleşmek istiyorlar’ vs. yazıyorlar. Ama bu böyle değil.

Bugün Avrupa’da, AB içinde, Almanya garip bir ülke haline geldi. Almanya’nın sanayisini resmen ABD’nin dikte ettiği politikalar tasfiye ediyor. Almanya’daki STK’lar ise ‘Biz nereye gidiyoruz’ demiyor. Finansmanı da muhtemelen büyük oranda Amerika’dan geliyor. Şimdi ABD ve AB’deki STK’lar, nereden fonlandığını tahmin edebildiğimiz bu kuruluşlar, son 20-30 yılda ‘demokrasi’ kavramını bir Tanrı kelamı haline getirdi. En temel kural olan ‘ulusal çıkar’ merkezli dış politikayı, böylece ideolojik bir çerçevede eritiyorlar. Mesela Almanya şunu diyemiyor: ‘Ben, ulusal çıkarlarım açısından Rusya’dan gelen ucuz enerjiye şiddetle ihtiyaç duyuyorum. Bunu sürdürmek zorundayım.’ Onlar da ‘Hayır, böyle olmaz. Büyük fedakarlıklar yapıyorsun. İyilerle kötülerin savaşında iyilerin yanındasın. Demokrasi mücadelesi veriyoruz’ diye cevap veriyorlar.

Almanya kendisine satılan LNG’nin neden üçte biri fiyata verilmediğini soramıyor ama. Rusya’dan aldığı fiyata, Amerika’dan LNG alamıyor. İndirim isteyemiyor. Fon talep edemiyor.”

‘İnsanlar neredeyse demokratik kırmızı et diyecek’

Ünal, ABD liberal aklının temsili yönetim biçimini dönüştürdüğü hale dikkat çekti:

“Yani bu ‘demokrasi’ lafı, birçok devlete ve oradaki toplumlara dayatıldı. Bu bizde de böyleydi. Hala görüyorum insanların konuşmalarında. Mesela kırmızı et fiyatlarını konuşuyorsunuz, insanlar neredeyse ‘demokratik kırmızı et’ diyecek. Burada çok ciddi sıkıntılar var.”

‘Ukrayna yok olmaya gidiyor. Gürcüler bunu yaşamak istemiyor’

Gürcistan Başbakanı İrakli Kobahidze’nin ülkesini ikinci bir Ukrayna’ya dönüştürmemek konusunda kararlı olduğunu belirten Ünal, Ukrayna savaşında cepheye atılan yoksul emekçilere dikkat çekti:

“Gürcistan’a dönecek olursak, demokrasi, özgürlük, insan hakları vs. diye başlıyorlar. Bütün bunların arkasında yatan şey, Gürcistan’ı ikinci cephe açmaya zorlamak için. Gürcü Başbakan, bunu yaparlarsa Gürcistan’ın yok olacağını söylüyor. Hakikaten de yok olur. Bugün görüyoruz: Ukrayna yok olmaya gidiyor. Cephelerde savaşan insanların yaş ortalaması 46-50 arasına gelmişse ve oraya özellikle düşük gelirli grupların erkeklerinden gönderecek insan bulamıyorlarsa, ve Ukrayna inzibatçıları her yerde sokağa çıkan erkekleri yakalayıp götürmek için baskı rejimi oluşturduysa, bunun sonucu budur. Gürcüler de bunu görüyor. Üstelik Ukraynalılar ne için öldüğünü bilmeden savaşa gönderiliyor. Çok yazık hakikaten. İnsan, güzelim Ukrayna’nın bu hale gelmesine üzülüyor. Gürcüler de bunu yaşamak istemiyor. Batı da ‘Bunu yapmıyorsan demokrat değilsin. AB taraftarı değilsin. NATO’yu rüyanda görürsün’ diyor.

Şu anki Gürcü hükümeti, yeterli halk desteğine sahip gibi görünüyor. Batılılar, hükümeti STK’lar vasıtasıyla devirmek için elinden geleni yapacaktır. Ama anlaşılan, Gürcü halkı da ikinci cephe sürecinin tehlikeli olduğunu görüyor. Hükümete de destek veriyor gibiler. Tahmini zor bir süreç.”

‘Batılı elitler yüzünden inşallah dünya savaşına gitmeyiz’

Batılı elitlerin ve idarecilerin, Ukrayna ordusuna Rusya’yı vurma konusunda yeşil ışık yakmasını değerlendiren Prof. Ünal, bu provokasyonun çok tehlikeli sonuçları olabileceğini dile getirdi:

“Tabii öte taraftan Ukrayna’da çok tehlikeli gelişmeler var. Ukrayna ordusuna uzun menzilli füzeler verip, Rusya’yı vurmasını söylüyorlar. Şimdi Baltık ülkelerinden böyle bir şey olursa ne olacak? Bu tartışılıyor. Rusya tarafı da kendisine atılan füzeler hangi bir NATO ülkesinden havalanırsa, onları vurmayı kararlaştırmış durumda. Kendini beğenmiş, her dediğine inanan ve herkesin de inanması gerektiğini düşünen bu Batılı elitler yüzünden inşallah dünya savaşına gitmeyiz. Gerçeklikten kopuk gibiler. Bu işte çok büyük para var tabii, onu da not edelim.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu